2018 TİKA Tecrübe Paylaşımı Programı çerçevesinde ODTÜ MEBİVA adına gönüllü elçilerimizin ülke notları:
CİBUTİ
Ramazan Orhan, ODTÜ-Kimya Mühendisliği Öğrencisi
Ben gelmedim da’vi için benim işim sevi için,
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim.
Yunus Emre
Sözün uçup yazının kaldığı 21.yüzyılda, yaşanan tecrübeleri kayıt altına almak gerek bir sonraki nesillere bilgi aktarımı için gerekse tecrübelerin canlılığı için eşsiz bir metottur. Bunu yaparken de çağın getirdiği kolaylıkları kullanmak işimizi daha da kolaylaştırmaktadır. Mesela yazı ile tasvir etmeye çalışsanız sayfalarca anlatamayacağınız bir anı fotoğraflamak veya sosyal medya yardımıyla tecrübenizi milyonlarla paylaşmak. Bu bağlamda bende 1 Ağustos ila 7 Ağustos 2018 tarihleri arasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’nın (TİKA) düzenlediği Tecrübe Paylaşım Programı (TTP) kapsamında gittiğim Kara Kıta Afrika’nın küçük ülkesi Cibuti’deki tecrübelerimi kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım sanki sizlerle oralara gitmiş gibi o anları sizlere aktarabilirim.
Daha öncesinde ismini bile duymadığım–bizim Van ili kadar nüfusu ve yüz ölçümü olan– bir ülkeye gidecektim. Ülkemiz oradaki mazlumlara da yardım götürmekten geri kalmamış. İklim ve coğrafi şartlarının zor olması sebebi ile fakir bir ülke… Yeşillik görmeniz pek mümkün değil. Arazi volkanikti. Nem oranı çok yüksek olduğu için hissedilen sıcaklık 60-70 °C bulmakta. Halk çok fakir. Su yok denilecek kadar az. Şebeke suyu komşu ülke Etiyopya’dan satın alınmakta. Çeşmelerden akan su ise sıcak ve tuzlu. Yine elektrik Etiyopya’dan satın alınmakta ve çok pahalı. Asgari ücret ortalama 200 dolar. Ülkenin tek geçim kaynağı ticaret değilse yanlış olmaz. Ülke sınırları içerisinde altı ülkeye ait askeri üst bulunmakta. Ülkede kırsal kesimlerde baş gösteren kolera ve dizanteri hastalıklarından dolayı devlet büyükleri TİKA’dan buralarda çalışma yapmasını istemiş. Bu bağlamda Cibuti TİKA Ofisi bu bölgelerde ilk yardım ve hijyen kiti dağıtımı kararı almış. Biz Türkiye’den giden öğrenciler olarak bu projede yer aldık.
Daha önceden Cibuti TİKA Ofisi tarafından tespit edilen kırsal bölgelere gidip köy halkına ilk yardım ve hijyen kitlerini dağıttık. İnanılmaz bir duygu idi mazlumlarının yanında olmak. Yerel halk biz Türkleri görünce büyük bir coşku ile karşılıyor ve ikram sofralarına davet ediyordu. Hiç unutmuyorum gittiğimiz bir köyde köyün en yaşlısı sıfatıyla söz alan bir adam şunları söylemişti: “Osmanlı ceddiniz yıllarca dedelerimize sahip çıktı. Yardımlarına koştu. Şimdi torunları yurtlarından kilometrelerce öteden kalkıp yine yanımıza gelmiş. Var ol Türkiye!”. Bu sözler üzerine çok duygulanmıştım. Ne büyüksün ki Türkiyem bir taraftan iç tehditlerle bir taraftan da dış tehditlerle uğraşırken şefkat elin hep mazlum coğrafyalarında… Cibuti’ye gitmek sadece turistik gezi veya yardım kampanyası olmadı benim için. Ülkemde hiç görüp şahit olmadığım anlara tanıklık ettim Cibuti’de. Ülkeme döndüğümde sorulan “Cibuti deneyimi nasıldı?” sorusunu, bir iki cümleyle geçiştirmeden olup biten her şeyi ile anlattım insanlara. Anlatmaya da devam edeceğim…
Başta bu organizasyonu tertip eden TİKA yetkilileri olmak üzere benim bu programa katılmama vesile olan ODTÜ Mezunları Birliği Vakfı’na ve tüm emeği geçen herkese teşekkürlerimi borç bilirim.